İstila Başlasın!

Bir virüs hayatımızı değiştirmek üzere…
Açgözlü ilaç şirketlerinin kontrolünü kaybettiği bu virüs insanları ve hayvanları zombilere dönüştürmeye başladı…
Virüs kan yoluyla bulaşıyor. Virüsten etkilenenler gördükleri tüm canlılara saldırıyor ve onları yiyorlar. Ufak sıyrık ya da ısırıklardan sonra kaçabilen canlılar ise 10 dakika ile 60 dakika arasında zombiye dönüşüyorlar.
Zombiler koşabiliyor…
Zombiler ilk olarak 30 Aralık 2010’da, akşam saatlerinde görülmeye başlandı…
Hayatta kalanlar haberleşmeye çalışıyor...
10

Los Angeles'tan Kaçış

Merhaba, ben Stefano. Açıkçası bu güne kadar yaşadığıma şaşırıyorum, çünkü çok şey atlattım, daha doğrusu atlattık. Her şey uğursuz bir uçuşla başladı. 

New York'tan Los Angeles'e arkadaşlarım Jack ve Michael ile şu anki cehenneme güzel hayallerle uçmuştuk... Daha önceden güzel bir dubleks ev tutmuştuk, bu yüzden içimiz rahat bir şekilde uçaktan iniş yaptık, Jack sürekli yeni işiyle ilgili övgü dolu sözler söylüyordu, oda hiçbir zaman yeni işinde çalışamamıştı... 



Sonunda eve geldik, eşyalar, koltuklar hepsi yerindeydi, hava kararmaya başladı, ve sonunda karardı, gece film izleyip yattık, ama uyuduktan yaklaşık 1 saat sonra saat 2 civarlarında bir kaç el silah sesi duyduk.

Ben: O neydi?
Jack: Adamım bilmiyorum, neyse uyumaya de.....(derken baaaam diye bir ses duyduk)
Michael: Dostum ben dışarı çıkıp olan bitene bakacağım
Ben: Dostum bence dışarıya çıkma, çatışma olmalı büyük ihtimalle.
Jack: Dostum! Korkuyorum!
Ben: Haha dostum sakin ol, her zamanki Jack işte, ne beklersin (dedi ve güldü)
Michael: Neyse adamım, inşallah kötü bir şey olmamıştır. 

Derken elektriklerde gitti, tabii hepimiz telaşlandık ve elektriklerin gitmesinden 10 dakika sonra Kırmızı alarm sesleri çalmaya başladı. Nereden geldiğini bilmiyorduk, ama herkes dışarılarda kaçıyordu. Çok korkmuştuk, kapıyı açtığımızda ise korkunç bir manzara ile karşılaştık, uçak hemen solumuza düşüş yaptı ve askerler sol tarafa doğru koşuyordu sivil insanlar ise sağ tarafa doğru kaçıyorlardı..

Jack: Adamım! Savaş mı çıktı? Ne oluyor burada?
Ben: Dostum çabuk şu çantanın içine pil su yemek her şeyden doldur hadi Michael! Jack, sende benimle gel.
Jack: Dostum! Bir yere gitmeyelim çok korkuyorum, burada dursak olmaz mı?

Sonra Jack’ı ikna edip birlikte olan biteni öğrenmek için koştuk ve birden bire üzerime yamyam gibi bir şey atladı. Jack ani bir refleks ile ağzını bir tekmeyle patlattı sonra o anki korku ve şoktan sonra karakola doğru koştuk, sokağın ötesinde karakol vardı, oraya gidip silah vb şeyler bulmalıydık. Bu olay çok ciddi bir olaydı.

Jack: O neydi dostum, çok kötü...
Ben: Onlar zombi, kahretsin, kahretsin!
Jack: Michael nerde? Gelmiyor mu?
Ben: O evde bekliyor, belki helikopter falan iner bir şeyler olur diye ona bir tane telsiz verdim, diğer tekide benim yanımda
Jack: Adamım çok akıllısın!

Karakola girdik. Çok korkunç bir atmosfer vardı, havanın soğuk ama güneşli ve fazlasıyla karanlık hali masmavi şekilde karakola vurmuş, bu da inanılmaz büyük bir korku bırakmıştı. Sessiz adımlarla ilerledik ve silah deposuna ulaştığımızda bir zombi üzerime doğru koştu, ağzından kanlar akıyordu, kolu çıkmış, böbrekleri yerlere değiyordu, çok iğrençti. 

Tek tekmede biraz yalpaladım onu, Jack’de kafasına beysbol sopasıyla geçirdi ve zombiyi yalan etti. Silah deposunu açtık ve yeraltı katına inmek zorundaydık, çok ürkütücüydü kan, soğuk ve fazlasıyla korkunçtu, ama bunu yapmalıydık.

Ben: Jack! bu gerçekten korkunç.
Jack: Adamım inmek zorunda değiliz!
Ben: Eğer silah bulamazsak hepimiz ölürüz, sakin ol.
Jack: O ses neydi!?
Ben: Dur, Sessiz ol! 

O anda can çekişen bir güvenlik gördük, bacaklarını kullanamıyordu ve ısırılmıştı, belli ki o az önce öldürdüğümüz zombi bunu ısırmış, bu da merdivenden yuvarlanmıştı. 

Güvenlik: Aaargh! Yardım edin! Lütfen. Lütfen. (dedi ve alamaya başladı)
Ben: Adamım, yardım etsek mi?
Jack: Şimdi ölecek zaten, bir tekmede sen at ki acısı kalmasın.
Güvenlik: Lütfen, lütfen, 3 tane çocuğum var, ben ölürsem ne yaparlar?
Ben: Üzgünüm, zaten bu dakikadan sonra yaşayamazsın, sessizce yardım bekle, biz sana bir şey yapamayız, görüşürüz.
Güvenlik: hayır hayır! lütfen lütfee.... 

Derken Jack sol taraftaki bıçağı güvenliğin kafasına sapladı ve kanlar içinde öldü zavallı güvenlik... 

Ben: Adamım! Neden onu öldürdün! Belki kurtulacaktı?
Jack: Adamım 2 dakika sonra zombi olacak adam nasıl kurtulabilir?
Ben: Senin yaptığın iyi bir şey değil, lütfen bir dahaki sefer benimde fikrimi al!
Jack: Eeh! Tamam, üzgünüm, ama ben yaşamak istiyorum! 

O anda telsiz çaldı ve Michael' in sesi geldi. 

Michael: Çocuklar! Burada bir sürü yamyam var! Çabuk kapıyı kıracaklar! Silahları alın gelin!
Ben: Dayan dostum, geliyoruz! 

O andan itibaren inanılmaz bir kaos başladı, inanılmaz hızlı şekilde depoya indik ve bir kaç tane revolver mermisi, 2 bıçak ve 5 tabanca bulduk, bir kaç tanede cephanelik sonra hızla yukarı kata çıktık ve tam da dışarı çıkacakken bir kaç tane zombi belirdi, onları bıçaklayarak atlattık, ve Michael’e telsizden dışarı bir şekilde çıkmasını söyledim. 

Ben: Michael, bir şekilde dışarı çıkmalısın! o mahalleye girersek hepimiz öleceğiz! Hadi yaparsın!
Michael: Adamım! Ciddi misiniz?! Pekala pekala yapıyorum! 

Ve bana söylediği kadarıyla hepsi içeri girmiş ve son saniyede üst kattan atlayarak ucuz şekilde paçayı kurtarmış, sonra büyük itfaiye aracının orada buluştuk, ve o anda yanımızdan bir asker aracı geçti, bize 'güvenli bölgeye gidiyoruz' dediler, bizde arabaya bindik. Yaklaşık 20 asker taşıyan bir arabaydı, içinde ise 6-7 asker ve biz vardık Sonra bize Los Angeles köprüsünden geçeceklerini söylediler. 



Asker: Evet, şimdi size test yapıyoruz, bakalım salgın var mı? (hepimiz temiz çıktık)
Jack: İşte budur! Henüz sağlıklıyız!
Ben: Asker Bey, neler oldu? Sizin bir bilginiz var mı? Bu salgın nasıl gerçekleşti? Daha önemlisi ise nereye gidiyoruz?
Asker: İlk olarak salgın Los Angeles laboratuvarlarının gizli 8. katında çıktı, oralarda insan yaşamını uzatmak için deneyler yapılıyordu ve yanlış bir hareketle onları canlandırdılar ama kötü bir şekilde!
Michael: Biliyordum zaten, lanet olası bilim adamları sanki adamlara iş yok!
Ben: Peki diğer sorunun cevabını verebilir misiniz?
Asker: Şu an bu salgınlı bölge komple yok edilecek, yani köprü patlatılacak, patlatılmadan önce ise yüzlerce savaş uçakları buraları bombalayacak! Yani inşallah zamanında yetişiriz! Dua edin.
Jack: Adamım peki diğer yerlerde salgın var mı? Yani buralar patlatıldığında dünya kurtulacak değil mi? Genelde filmlerde olmuyor da...
Asker: Şu an sadece bur…

Derken arabanın önüne zombi atladı ve  hepimiz şarampole yuvarlandık... Gözümü açtığımda ise sabah olmuştu ve Jack Michael' in yarasını sarıyordu...

0

İzmir Smyrna Sığınağı

3 Mayıs'tan beri burda, bu küçücük delikte yaşam mücadelesi veriyoruz. Umudumuz yok. Her yerdeler... Öyle yakındalar ki artık iğrenç kokularını küçük, nemli mağaramızda duyabiliyoruz. Zaman kavramını kaybettik ve kaç gündür bu rezil yerde olduğumuz hakkında en ufak bir fikrimiz yok. Yiyecek stoğumuz tükendi. Mağaranın ağzında ufak bir çeşme var ancak güvenilir olduğundan emin değilim virüs suya bulaşmış olabilir. 
Bu lanet olası cehennemde bizden başka insan kaldı mı bilmiyorum. Her yer zebani dolu. Burası sürekli karanlık ve ıslak, en yakın zamanda hastalıklar türemeye başlar. Hepimiz bir bir avlanıyoruz. En küçüklerimiz aç ve susuz çok korkuyorlar, onları böyle görmek beni öldürüyor. Çoğumuz ailelerimizi kaybettik. Yola çıktığımızda 21 kişiydik ancak şimdi sadece 14 kişiyiz. Yolda birden çok kez saldırıya uğradık ve 7 kişi kaybettik ölümleri gerçekten korkunçtu.

Bana gelince berbat durumdayım sadece 16 yaşındayım ve ölen 7 kişinin arasında annem ve ikiz erkek kardeşimde var. Burada, yanımda, sefil durumda hala savaşmaya çalışan 13 insanı kurtarabilmek için onları geride bırakmak zorunda kaldım. Acım çok taze ancak pişman değilim. Evet, kıvranıyorum ve acımla ne yapacağımı bilmiyorum ama hepimiz fedakarlıklar yapmak zorundayız. 
Ekibin lideri benim aslında bunu istemedim ama onlar bunu istiyorlar onları yarı yolda bırakamam çünkü hepsi benim planımdı, benim yüzümden bu ıssız yerdeler. Bana minnettarlar buraya gelebilmemiz onlara göre bir mucize. Benceyse sadece aptallık tamamen benim suçum olan bir ceza... Ama bunu onlara söyleyemem benim güçlü durduğumu görmeliler. En azından çocuklar için bunu denemeliyim. 
Birazdan yiyecek bulmak için dışarı çıkıyorum. Güçlü silahlarımız yok ve ölüm dışarıda kol geziyor. Ama kolonimi hayatta tutmak zorundayım. Artık bu benim gerçekleştirmem gereken son görev. Eğer önümüzdeki korkunç saatler sonrasında hayatta kalmayı başarabilirsem günlük tutmaya devam edebilirim. Bu hem bizden sonraki nesil için bilgi kaynağı bir miras olacak, hem de benim akıl sağlığımı korumama yardımcı olacak..
2

Bostancı - İstanbul

Tarih 08.05.2012 Okul çıkışı İstanbul batı ataşehirden bostancıya eve dönüyordum.minibüsten inip eve doğru yürüyordum.eve ulaşmama yaklaşık 100 metre kadar bi yolum kalmıştıki yolun karşısında 18-19 yaşlarında iki kişi sarhoş gibi bir adamla dalga geçip eğlenip  gülüyorlardı.işte ne olduysa o anda oldu sarhoş gibi duran adam bir anda üzerlerine atlayıp kafalarını ısırmaya başladı heralde tam göremedim olayın şokuyla adeta kilitlenmiştim.sonra bana baktı o anki korkuyla arkama bakmadan eve koşmaya başladım eve vardığımda hemen içeri daldım. annem ne oldu diye hemen sordu.bende biraz soluklanıp olanları anlattım ve annem psikolojimin bozulduğunu filan zannetti. tam benle konuşurken dışardan çarpışma sesleriyle çığlık seslerinin gelmesi bir oldu.camdan baktığımızda yaklaşık 5 -6 tane garip yaratık sokaktaki insanlara saldırıyordu.Annem olanların şokuyla böyle bir şey olamaz diyip oturdu hemen babamı aradık.onların orada sürülerce olduğunu söyledi.ama iyi durumda olduklarını kendilerini maltepedeki atölyeye kilitlediklerini söyledi.ama unuttuğumuz bir şey vardı kardeşim okuldaydı.annem ne kadar ısrar etsede onu dinlemeyip bisikletimi alıp kardeşimin okuluna küçükyalıya doğru hızlı bir şekilde gitmeye başladım.normalde 10 dakikalık yola yarım saatte gittim.çünkü önümde her gördüğüm artık zombi desem daha doğru zombilerde bi yan sokağa geçe geçe yolu iyice uzatmıştım.kardeşimin okuluna vardığımda etrafta zombiler yoktu ama okul bomboştu okulun bahçesinde ağlayan kardeşimi gördüm.hemen yanına gittim.beni görünce çok sevindi.bana herkesin okuldan çığlık çığlığa kaçtığını söyledi.sonra kardeşimi alıp bisikletle eve döndük.annem bizi gördüğüne çok sevinmişti.bir anda en yakın arkadaşım Turhan aklıma geldi.hemen onu aradım.

Kendilerinin iyi olduğunu fakat fazla dayanamıcaklarını söyledi.anneme bu sefer turhana yardım etmem gerektiğini söyleyerek evden çıktım.yine bisikletimi alarak doğru bağdat caddesine turhanların evinin yolunu tuttum.evlerine yaklaştığımda evlerinin etrafında bir kaç zombinin olduğunu gördüm.turhana cep telefonundan telefon edip arka camdan borulara tutunarak aşağı inmesini ve inerkende babanın BMW sinin anahtarınıda al dedim.oda tamam deyim biraz zorda olsa 3. kattan borular sayesinde indi.sonra babasının BMW sine bindik.arabayı ben sürecektim.planları yaparken ilk önce silah bulmamızın gerektiğini kararlaştırdık.turhan avrupa yakasında çok silah dükkanı var dedi.ilk önce oraya gidebiliriz diye düşünürken denizden feribotla geçmenin tehlikeli olması köprününde kazalarla tıkalı olma ihtimali bizi bu plandan caydırdı.sonra aklıma ümraniyede bir silah dükkanı olduğu geldi ve doğru oraya sürdüm arabayı.geldiğimizde hiç zombi yoktu.direk silah dükkanının içine daldık.2 tane shootgun ve bir kaç tanede dinamit ve bomba aldık.şimdi turhanın ailesini almaya gidiyoruz.sonrada kendi ailemi alıp şehir dışına kaçmayı düşünüyoruz.iyiki turkcell VIN internet çalışıyorda size yazabiliyorum şans dileyin.
3

Dededen Zombi Avcısı

herşey 10 aralık 2010 da başlamıştı.televizyon izliyordum ve bir anda yayın kesildi.bir süre sonra ekrana cumhurbaşkanı çıkmıştı.herkesin sakin olmasını ve evlerinde kalmasını istiyordu.kaynağı ve ne olduğu belirsiz bir hastalık insanları vahşileştirip tüm canlıları yeme isteği uyandırdığını söylüyordu.askeriyenin onları temizleyeceğini ve bizimde toplu bir şekilde apartman gibi yüksek yapılara gidip orda kalmamızı tavsiye ediyordu.bu yayın tekrar tekrar oynatılıyordu.o an bi düşündüm ne oluyor lan şakamı bu diye.sonra balkona çıktım ve ağlama ve çığlık sesleri duydum.sanki başıma migren girmiş gibiydi.balkonda yere çömeldim ve kulaklarımı kapamaya çalıştım.annemde yayını görmüş olsa gerekki hemen yanıma koştu ve oğlum napacaz dedi.bende çabuk babamı ara dedemin evinde buluşalım dedim.annemde sorgusuz tamam dedi.bende hemen odama gitim ve ne giymeliyim dedim.sonra aklıma izlediğim zombi filmleri geldi.herkes kendine zırh
uydurup çıkıyordu.bendede onlar gibi bişey olmadığından çareyi kalın giymekte buldum.havada saten kıştı.alttan kot paltolon ve babamın askerlik anısı olarak sakladığı kavumflas pantolunu giydim.üsttende kalın kapşonlu hırka onun üstüne askeri giysinin üstlüğünü ve kalın kumaş montumu giydim.yanımada yine babamın askerlik anısı olarak sakladığı bıçağını aldım.sonra dosdoğrru dedemin evine gittim.kapıdan çıkmadan önce annem bana niye dedene gidiyorsun dedi.bende dedem av tutkunu bi insandı.o yüzden silah dolabı vardı dimi dedim anneme.annemde dur babanın işyerindeki kasada dedenin mermileri var dedi ve tekrar babamı aradı.babam çıkmamıştı.annem planı babama anllattı.babamda çok riskli olduğunu söyledi.bende hepsinin savunma amaçlı olduğunu söyledim.ssonra babam tamam dedi ve ikimizde dedemin evine doğru gittik.dedem onlar tatile çıkmışlardı.ispanyaya gitmişlerdi.muhtemelende geri dönmeyeceklerdi.yolda giderken herkesin yağma yaptığını gördüm.askeriye çoktan müdahale için hazırdı ve kamyonlardan silah dağıtıyordu.tabi tıklım tıklımdı kamyonların önü.o an bir çığlık koptu ve herkes bir an sustu.gurubun içinde bir zombi vardı.zombi birden dönüşmüş olsa gerek.askerler bunun üzerine kalabalığa ateş açtılar ve herkes bir anda kaçıştı.bende kamyonlara koştum ve bir asker bana silah dayadı.bende hemen zombi olmadığımı evimin yakın olduğunu ve sadece silah alacağımı söyledim.adamda  namluyu indirdi ve çabuk ol dedi.kamyonda mp5 ler ve ak47 ler vardı.ben direk 4 tane ak47 aldım ve hepsini sırtıma astım sonra tahta sandık dolusu ak47 şarjörlerini kucaklayıp tabana kuvvet kaçtım.dedemin evine yaklaşık 40 metre vardıki biri daha zombiye dönüşmüştü ve anında yoldan geçen biri tarafından kafasına kurşunu yemişti.bende duraksamadan dedemin evine koştum ve kendimi asansöre atıp dedemin evinin olduğu kata çıkmıştım.kapıda babam beni karşıladı.hemen kapıyı açıp içeri girdik.babama aldınmı dedim ve bana sırt çantasını gösterdi.babam hala şoktaydı.bense oturup düşündüğümde herşeyin nasıl bir anda olduğunu düşündüm ve hayret ettim.saatime baktım ve 20 dakka geçmişti.şaşırmıştım.bukadar soğukkanlı ve çabuk düşünebilen bir kişiliğim olduğunu bilmiyordum.sonra babama annemi ara dedim.babam cevap vermiyordu.acaba zombimi oldu dedim ve ak47 lerden birini kavradım.silahı hemen kurdum ve babama doğrulttum.baba senmisin dedim ve adamın ağladığını gördüm.bir ilkti.kapı gibi adam ağlıyordu.sonra kendisini toparlaması için durumu anlattım.hemen toparlandı ve annemi aradı.annem açtığında çığlık atıyordu.kardeşimin zombi olduğunu ve ona saldırdığını söylüyordu.sonra kardeşimin yataktan kalkamayacağı kadar hasta olduğunu hatırladım.telefonu aldım ve anneme ne yapması gerektiğini söyledim.direk kafasına saldır diyordum.sonra kapının kırılma sesi geldi.sonrada çığlıkla birlikte et sesleri geldi.o an işte şoka girmiştim.babam ne oldu dediğinde sadece yüzüne bakabilmiştim.babam telefonu eline alıp kulağına dayadığında hırıltı ve et sesleri geliyordu.o an babam yıkıldı.işte o zaman kafama dank etti.hasta olanlar zombi oluyormuş.babama son zamanlarda hasta olup olmadığını sordum.hasta olan ların zombiye dönüştüğünü söyledim.örnek olarakta kardeşimi gösterdim.babamı biraz teselli ettikten ve durumu tekrar anlattıktan sonra hayır dedi.babama olanları tekrardan anlattım.aynen filimlerdeki gibi dedim.virüs gibi bişey var ve önceden insanlarda kuluçka evresi geçiriyor.virüs bilindik hastalıklarla birlikte yayılıyor olmalı dedim.virüs kuluçka evresini bitirdikten sonra vücudu ele geçiriyor ve eski kişiden iz kalmıyor.yakınlarımızı ve ailemizi unutmalıyız.anemle kardeşim gittiler daha geri dönemezler dedim.zombi olanlardan umudu kesmeliyiz ve her fırsatı değerlendirmeliyiz dedim.babamda tamam dedi ve evi saplamlaştıralım dedi.kapıyıkilitledi.pencerelere gardropların tahtalalarını parçalayarak çiviledi ve perde ile örttü.sonra evde neler olduğuna bi göz geçirdik.dışarıya ne ile çıkacağımızı kararlaştırdık ve kendimize en yararlı olabilecek giysi kombinasyonlarını seçtik .buzdolabından uzun süre bozulmayacak yiyecekleri çıkardık ve daha iyi şartta depolamaya çalıştık.evde nekadar enerji depolayan ve ışık üreten şey varsa bir araya topladık.sonra yatak odalarından birin her yerine kalın yorganlar çiviledik.amacımız ses yalıtumı yapmaktı.onuda yaptıktan sonra plan yaptık .yarın ilk fırsatta dışarıya yağmaya çımacaktık.sonra benim aldığım silah ve cephaneyi,babamın getirdiklerini ve dedemin silah ve fişeklerini koyduğu dolabı ses yalıtımı yaptığımız odaya koyduk.dolabı boşaltırken dedemin bana hediye etmeyi planladığı tabancayı ve 30-06 spr kalibre yivli tüfeği gördüm ve duraksayıp düşündüm.niye bunları bana vermedi.üstünde bana hediye olduğuna dair not vardı.babam ben düşünürken hadi dedi ve tekrar işe koyuldum.bütün mühimmatı odaya dökmüştük.ben kendime ayırdığım köşemye dedemin bana aldığı tüfeği ,tabancayı şarjör kutusunun yarısını,tabancamın ve tüfeğimin mermilerini ve 2 ak47 yi koydum.babamada bunlar benim dedim.babamada geri kalan ak47 leri ve cephaneleri verdim.sonra onun çantasından çıkan yine bir tabanca ve dedemin eski yivli tüfeğinin mermileri çıktı.geri kalan malzemeleride paylaştık ve babam bana elimizdeki silahların içinden dışına herşeyini anlatmaya başladı.uzun dönem askerlik ve askerlikte bu tür konuların öğretmenliğini yaptığından çok iyi biliyordu.o gün öğrenmemle ve televizyondan yapılan güncel yayınlarla geçti.salgın düşündüğüm gibiydi.hastalık virüsten kaynaklanıyordu,kan yoluyla geçiyordu,hastalanan kişi zombiye dönüşüyordu ve askeriyenin çalıştığını söylüyordu.gerçektende öyleydi .sokaktan birsürü silah sesi geliyordu.akşam boyunca dışarıyı izledim.askerler hat olarak ilerliyorlardı ve binalar ike sokaklar dahil olmak üzere heryeri temizliyorlardı.bizim evinde kapısını çalmışlardı ve ben durumumuzu anlatmıştım.sonra babam dışarı yağma için hemen çıkmamız gerwktiğini söyledi.hemen giyindik.silahlarımızı ve bıçaklarımızı aldık.temel olarak yanımıza bıçaklar,1ak47,2 tabanca ve bolca şarjör alıyorduk.herbirimizin sırt çantası ve poşetleri vardı.dışarısı yine kargaşa içindeydi.askerler 100 yada 200 metre önümüzde hat kurmuş ve çarpışıyorlardı. biraz sonrada hafif zırhlı araçlar geldi.babam askerlerden birine ne olduğunu soedu.askerde trabzonu çember içine aldıklarını ve savunma hattı oluşturduklarını söyledi.dışarıda çok az kişi vardı.çoğunluk korkup evlere saklanmıştı.biz hemen markette girip birsürü konserve ve su almayı planladık ve yaptık.sonra ben babama eve onları bırakıp tekrar yağma yapmamıızı söyledim.tekrar markete gidip çantalar dolusu pil ,lamba,su ve konservealıp tekrar eve bıraktık.babam bukadar yeter dedi.bende yakınlardaki polis karakoluna bakalım öyle bitsin dedim.amacım sniper tarzı bir tüfek yada dürbün bulmaktı.babam kabul ettirdikten sonra hızlıca karakola gittik.içeride kimse yoktu ve ellektrikler kesilmediğinden ışıklar hala açıktı.babam hemen silah deposunu buldu ve içeri girip kapıyı kapadık.içeriye göz attığımda resmen karşımda nimet vardı.hher çeşit silah ve tabanca vardı.en önemliside çevik kuvvet giysileri vardı.hemen çevik kuvvet giysilerini giydik.babam hareket kabiliyetimizi arttırmak için giysilerin bazı parçalarını kesti.işi bittikten sonrada kendimi crisis oyunundaki adam gibi hissettim.babam hemen silah çantalarından birini tabanca doldurdu.bende bitane kapıp mp5 leri ve m4a1 leri doldurmaya başladım.sonrada bolca
cephane ile ordan ayrılıp evin yolunu tuttuk.kapıda en iyi arkadaşım  rüyam ile annem vardı.şaşırmıştık annem sonra olanları anlattı.biz gittikten sonra yan komşu kapıyı çalmış.kardeşim zombi olunca ikiside banyoya kendilerini kilitlemişler.kardeşim zombiye dönüşüp kapıyı kırdığındaysa direk komşuya saldırmış ve annemde kaçmış.birsüre sokakta kaçtıktan sonra buraya gelmiş.arkadaşımıda yolda görmüş ve bizimle kalmasını söylemişsonra biz hemen yukarı çıkıp evi  düzenledik ve hemen toplanarak silah dağılımı yaptık.babam bana anlattıklarının aynısını onlarada anlattı.sonra planlarımızı ve içinde bulunduğumuz durumu anlattık.sonrada biraz nefes aldık ve babama dedimki ben arkadaşımla yanlız kalmak istiyorum dedim.kendi malzemelerimi ve arkadaşımın malzemelerini alıp diğer odaya yerleştik.onun benimle kalması gerektiğini söyledim oda tamam dedi.sonra bilgilerin tekrar üstünden geçip evet anlat bakalım dedim.rüyam yayını duyunca babası ile arabaya binip babasının bağlı olduğu askeri şubeye gitmeye çalışmışlar fakat babası yolda dönüşüp ona saldırmaya çalışmış.oda el frenini çekip kendini zor dışarı atmış.annemle  buluşana kadarda ortalıkta hayatta kalmaya çalışıyormuş.sonra bende benimkini anlattım.ondan sonrada çok yorgun olduğunu ve uyumak istediğini söyledi.bende onun yatakta yatmasını benimde yerde yatacağımı söyledim.oda biraz duraksamadan sonra benimle yatmak istediğini söyledi.benimde o an abazalığım tuttuğundan düşünmeden olur dedim.sen yat ben gelirim dedim.babama yattığımı söylemek için tam odaya girecektimki birşeyi unuttuğumu farkettim.babama baba sniper yada dürbün aldınmı dedim.babamda çantayı işaret ederek 5 tane dmr(arkadaşlar silah isimlerini internettwn bakın.hikaye daha anlamlı gelir)aldığını söyledi.bende bitanesini ve çantadaki 80 şarjörden 30 unu alıp odama geçtim silahı bıraktım ve rüyama iyi geceler diyip dışarı çıktım.tekrar babamın odasına gidip bunların dürbünü sıfırlanmışmı dedim.babamda muhakkak dedi.bu arada çantada birkaç susturucu olacak onlarıda al dedi.bende oha baba niye demedin dedim.babamda unuttum dedi.bende dmr ,tabancalar ve m4a1 için uyumlu olan susturuculardan aldım ve çıkarken nasıl kullanacağımı sordum.babam bunlarlada ilgili vaaz verdikten sonra çıktım.babama dmr ye susturucu takıp dışarıda
gördüğüm zombiye ateş edeceğimi söyledim.babamda mermi israfı yapma ama ne yaparsan yap dedi.bende oturma odasının penceresine kuruldum.pencerenin gördüğü yer oldukça genişti.susturucu ile bikaç atıştan sonra babamın anlattığı gibi silahı temizleyip yatmaya gittim.yatakta arkafaşıma uzak olacak şekilde yattım.bir süre sonra arkadaşım bana sokuldu ve korkuyorum dedi.bende onlar senden korkacak dedim.
0

Bursa'da Salgın

Kendimi bildim bileli hep bu salgını bekledim... Her gece rüyamda salgın çıksında biraz macera olsun diye dua ederdim. Taa ki o sabaha kadar... Geceleri uyumayan bir insandım film falan izlerdim hep sabah yatardım o gece saat 2 ila 3 civarı arasında elektrikler kesildi hemen mumları yaktım ve salgın çıkmışcasına oturup beklemeye başladım elektriklerin gelmesini. :) 
En ufak birşeyi bile bu salgına bağlıyordum o derece hastaydım zombilere. yaklaşık havanın aydınlanmasına yarım saat veya bir saat kala elektrikler geldi hemen açtım resident evil müziğini kendimi oyalamaya başladım ve hava aydınlanmaya yakın koyu mavi olduğu sırada acil durum haberleri verilmeye başlandı yan apartmandan bağırış sesleri gelmeye başladı o kadar heyecanlandım ki haberlerde bir salgının baş gösterdiği sadece dışarı çıkmayın evinizde kalın uyarısı yapıldı. Heyecandan ve sevinçten elim ayağım titriyordu. Ve hemen ardından tehlike kalmadığı söylendi bağırış sesleri kesildi ve tekrardan hayal kırıklığı yaşadım uyumaya gittim 56 saat uyudum ve tekrardan gözümü açtım ama çok garipti. Hava hala koyu mavi idi elektrikler yoktu tek bir sokak lambası yanıyordu ve onun altındada kan izleri vardı çok korkmuştum evde kimse yoktu. Bu sefer hayalkırıklığının yerini korku aldı. Elektrikler tekrardan geldi ve canlı yayın kanallarından son kez yayın yapıldı. ''Sakın dışarı çıkmayın. Tanıdıklarınızı kurtarmaya çalışmayın. Isırılan kişilere kesinlikle kapılarınızı açmayın.'' bunu duyduktan sonra korkum acayip bir hal aldı direk terasa çıktım terastan arka sokağa baktığımda 2 tane zombinin birini canlı canlı yediğini gördüm ve direk aşşağıya inip perdeleri kapattım kapıları sağlamlaştırdım 4 katlı evimiz ve 4 katındada ne kadar erzak varsa hepsini son kata topladım. 
Kendimi eve kapattım 10 gündür böyleyim bir arkadaşım daha canlı kalmış telefondan aradı facebook, twitter gibi sosyal ağların yarısı iletişime kapatılmış durumda. Her gün perde arasından insanların birbirini yiyişini kovalayışını ve öldürüşünü izlerken daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Burda kalın tekrar irtibata geçicem.
20

En Enteresan Zombi Istilasi


Uzun bir suredir Anonim Zombi Istilasi Hikayeleri'miz faal olmasa da ozellikle genc arkadaslar hikayelerini paylasmaya devam ediyor. Vaktimin kisitliligindan dolayi bu hikayeleri yayimlayamiyorum ancak hepsini okuyor ve arsivimde sakliyorum. Belki bir gun tekrar baslayabiliriz.

Ancak elime bir hikaye ulasti ki bunu yayimlamamak gercekten uzucu olurdu. Su ana kadar aldigim en fantastik hikaye oldugunu rahatlikla soyleyebilirim. Birilerinin benimle dalga geciyor olma ihtimalini sakli tutarak soyleyebilirim ki genc bir beyinin fantazya ve bilim kurgudan bu sekilde etkilenip futursuzca hayal kurmasi ve bunu paylasmasini son derece buyuleyici buluyorum.

Asagidaki hikayenin noktasina dokunmadan yayimliyorum. Zaten herhangi bir nokta da yok. Yine de tesekkurler adasim Jack Solar.


Kılıcım Kana Susadı...

 Merhaba Ben 14 Yaşında Babasından Kılıç Dersleri Almış Bir Çocuğum Eyer Bu Yazıyı Okuyorsanız Demek dirki Beni Anlıyorsunuz Ben BalıkEsirde Zombilere Karşı Savaşan Bir Şovalyeyim

Halağa Gizli Şovalye Örgütü Yerin 90 M. Altında Bir Karargahda İş Üzerinde Ben 4 Yıl Önce 10 Yaşındayken Zombiler İstanbulu Basdı Ben Kazı Aracı Bulup Yer Altına İndim Ve Farketmeden 2 Günde 90 M. Aşşağa İnip Çok Sert Bir Şeye Çarpdım Buranın Bir Örgüt Olduğunu Anladım Ve Onnara Katıldım Ama Çok Geçmeden En İyi Dostum Ve Lord Voldemord Hastalandı Biz Onu Enfeksiyonda Sanmıyorduk Ama 10-60 Dakika Arası Zombiye Dönüşdüler

Saat Gece 04.00 Dı Ben UyurkeN Lord Ve Dostum Johnny Birden Bire Örgüte Saldırdılar Herkezi Zombi Yapdılar Ben Zor Kurtuldum Ama Tüm Çıkışlar Kapalıydı Ben de Kılıcım Leon A Asılıp Önüme Gelen İlk Zombiye Kılıcımı Saplayıp İleri Koşmaya Başladım O Zombi Bana Kalkan Görevi Verdiği İçin Oradan Kazı Aracı İle Kurtuldum Ama Yukarı Çıkdığıma Pişmandım Bütün Sokaklar Ceset Ve Kan Kokuyordu Ama KAN Vea CESET Lerden İz Yokdu Sadece Etrafda Dolaşan Zombiler Vardı Ve Ben 54 Üncü Bölgeye Giddim Orada İse Uzaylıları Buldum Ve Onnarda Bir Mekanik Aygıt Varmış Tüm Zombileri İnsan Yapabilirmiş Ama O Makine İçin Benim Hayatımı İstediler Ama Hayatım Yerine Onnara Kılıcımı Verdim Ve İkna Ettim

Ve O 2008 Yılında Olanlar Hayatımın En Delice Olaylarıydı Ama Bildiğim Birşey Var Kılıcım Leon U Kimse Alt Edemez Çünkü Onda Kudretli Bir Güç Var Elektrik Ve Güneş Güçü Ama Şimdi Benim Yaşım 20 E Basdı Ve Uzaylılar Artık Dünyayı İstila Ediyordu Bende Dostum Ve Lordum İnsan Olduğuna Göre Yanıma Alıp Onnarı Durdurduk

Artık Bildiğim Bir Şey Var İnsanlar Bize Minnettar Oluyor Ama Ben Böle Birşey Olmamasını İstediğim İçin Lordum Ve Dostumu Alıp Uzaylılarla Uzaya Gidmek Şartıyla Onnarı Serbest Bırakdım Artık Uzaya Bir Çiftlik Yapmam 4 yılımı Aldı Bir Tek Şey Aklımı Kurcalıyor Uzayda İntarnet NasılÇekiyor?

Herşey Gerçek
39

İstanbul Issız!...

Daha önce size ne türlü zorluklarla karşılaştığımızı anlatmıştım gerçekten korkunçtu...Apartmanda ki komuşlarımızla ne yapacağımızı kararlaştırdık.Ben ve apartmanda ki üç kişi daha yemen yanımızdaki marketten bizim için gerekli olanları almaya başladık.Camı kırdığımız için çabuk olmak zorundaydık konserve alırken karşıma hastalıklı çıkmıştı gerçekten çok korkmuştum ama neyseki yerdeki tırpan ile işini halletmiştim.Marketten çıkarken yaklaşık 20 hastalıklının üzerimize geldiğini gördük, hemen eve doğru kaçmaya başlamıştık neyse ki hızlı koşamıyorlar ve dengsesizler di.Apartmana vardğımızda derin bir oh çektik.Ama maalesef bu sevinç kısa sürdü bizim apartmana girdiğimizi gören yaklaşık 30 hastalıklı apartman kapısını kırmaya çalışıyor...Bizde önlem olarak hemen apartman girişine biraz benzin döktük, eğer kapı kırılırsa benzini ateşe vereceğiz.Ama kaçma önlemimiz hazır birinci kat yere yakın olduğundan herkes 1 kattan atlıyacak.Apartmanda ki cesur yürek subay herşeyi tamamladı hastalıklılar kapıyı kırarsa tahliye başlıyacak.Arabalar hazır bu arada Marmara Adası'na kaçmayı planlıyoruz...Umarım şans yanımızda olur.
1

marmaris

Şehir merkezi düşündüğümden ve hayal ettiğimden daha korkunç bir durumdaydı. Silah bulmak için aklıma gelen ilk 2 yer şehir merkezindeki birbirine çok yakın 2 av malzemesi satan dükkandı ama oraya ulaştığımda içerde ne bir tüfek nede tek bir tane bile fişek kalmamıştı. Sadece içlerindeki barutlara belki ihtiyacım olur diye 4-5 paket kurusıkı mermi aldım o kadar. Evde aileme ait bir tabanca ve 3 şarjör mermi vardı ma eve gitmem çok ozr şuanda aracım yok ve evim marmarisin diğer ucunda. Benzinim bittiği için aracımı terkettim ve hiçbir benzinlikte benzin yok. şuan bir tırın kasasında saklanıyorum. Saat gece 04:09 yarın eve ulaşmaya çalışıcam umarım silah hala evdedir ve umarım başka kurtulanlarlada karşılaşırım. Arkadaşım beni şehir çıkışında kırmızı bir araçta bekliyor ama nekadar yemeği ve suyu var durumu nedir blmiyorum. Silah almadan yanına gitmek aptallı olur. Yanımda hala polis arabasından aldığım ve içinde 8 mermi olan silah duruyor. Tanrım bana yardım et....
1

Marmaris- eve dönüş

Uzun bir eğitim için sandras dağındaydım. Normalde her ay kampın aşşağısındaki kulübeye o aylık erzağımız bırakıldı ama geçen ay erzağımız geledi. Önceki aylardan elimizde kalan baya erzağımız vardı, erzağın birsüre yeticeğini ve yeni erzağın o zamana geliceğini tahmin ettik ama pek öyle olmadı. 8 kişilik eğitim ekibinden önce 2 kişi aşşağı inip ne olduğuna bakmaya gitti. onlardan 1 hafta sonra diğer 2 kişi ve sonra 2 kişi daha... En sonunda yukarda Arif ve ben kaldık, gerçi bizimde neden kaldığımızı bilmiyorum. Giden kimse çadırını veya malzemelerini toplamadı. Çünkü herkez ertesi gün dönmek için yola çıkmıştı, beklemeye devam ederken Arif bir buz çatlağına ayağını sıkışıtıp bileğini kırdı onu aşşaya indirmezsem burda kan zehirlenmesinden ölebilir. Zaten ne kar eriticek gazımız, nede kemirecek bir parça peksimet imiz bile kalmadı. Arifi aşşağı indirmeyi başardım. Ama anakampa geldiğimizde gördüklerime inanamadım. Bütün çadırlar parçalanmış, eşyalar etrafa saçılmış, etraf kana bulanmıştı. Ama bunca kan ve bağzı uzuvlara rağmen etrafta hiç ceset göremedim. Arifi ilkyardım binasına bıraktım ve bir araçla etrafı dolaşmaya başladım. Neyseki birkaç dakika sonra birine rasladım onunda durumu oldukça kötü görünüyordu. Zar zor yürür bir hali vardı, ama one ne olduğunu yada kampta olanları bilseydim arabayı durdurmazdım. Yanına gittiğimde çıldırmış gibi bana saldırmaya ve ısırmaya çalıştı. Ne olduğunu farketmem birkaç saniye sürdü ama beynim bunun gerçekten olmuş olabiliceğini hala bunları yazarken bile kabullenemiyor. Ondan zar zor kendimi kurtarıp Arifin yanına gittiğimde çoktan geç kalmıştım. İlkyardım binasının etrafındaki o "ŞEY" leri gördüğümde Arif için yapıcak birşeyim kalmamıştı. Yüzlercesi vardı hatta bizden önce yola çıkan Hakan ve kızarkadaşı Selini de o "ŞEY" lerden biri olarak gördüm. Beraber birkaç gün önce yemek yedikleri Arife ulaşıp onu yemeye çalışıyorlardı. Şuanda arabayla şehre gidiyorum. Boş bir benzinlikte biraz dinlenip benzin aldım. Arabanın içindeki laptop ve internet sağlıyıcı hayret verici bi şekilde sağlam, ama Laptop ı şuanda şarj edemiyorum idareli kullanmaya çalışıcam. Benzinlikteki polis arabasında bir silah buldum ama şarjöründe sadece 8 mermi var birini kendim için saklasam iyi olucak. O şeylerden biri olmak istemiyorum. Bunu okuyan birileri varsa Şuanda muhtemelen marmariste olucam. Yalancı boğaz çıkışındaki vinsan da AKUT deposunda almam gereken eşyalar var sonrasında güvenli olabilicek biyer bulup tekrar yerimi buraya yazıcam. Umarım benden başkalarıda kalmıştır. Silah, yiyecek ve su bulmalıyım...
7

İlk Zombi...

Yılbaşı akşamı ailecek İstanbul turu atıyorduk, İstanbul her zamanki İstanbul'du.Ama saat gece 1'de herkes kaçışmaya başladı.Bir anda helikopterler uçmaya başladı ve askeri araçlar her yeri sardı.Ortaköy tarafında tıkılıp kaldık, feribotlar limana gelip insanları alıp götürüyorlardı.Askerlerin elinde küçük bir alet vardı insanların gözüne tutuyorlardı eğer kırmızı olursa insanları ayrıştırılmış bölüme götürüyorlardı.Yeşil olanlar ise feribotlara binip Anadolu Yakası'na taşınıyordu.O panik, kaos, telaş içinde bir doktorla konuştuk.Doktor'un dedikleri gerçekten çok korkunçtu.Anadolu Yakası'na gidenler bir yerde kaderine bırakılcakmış.O panik havası içinde ailecek ne yapıcağımıza karar verdik, arabamıza binip hızlı bir şekilde evimize varıcaktık.Arabaya zar zor ulaştık ve eve doğru yola koyulduk.Sokak lambaları yandığı için şanslıydık arada bir kaç zombi gördük ilk defa gördüğümüzden ezip geçiyorduk.Evimize ulaştık Apartmanda çok şükür ki hastalıklı yoktu ve diğerleriyle birlikte ne yapıcağımız hakkında konuşmaya başladık...