İstila Başlasın!

Bir virüs hayatımızı değiştirmek üzere…
Açgözlü ilaç şirketlerinin kontrolünü kaybettiği bu virüs insanları ve hayvanları zombilere dönüştürmeye başladı…
Virüs kan yoluyla bulaşıyor. Virüsten etkilenenler gördükleri tüm canlılara saldırıyor ve onları yiyorlar. Ufak sıyrık ya da ısırıklardan sonra kaçabilen canlılar ise 10 dakika ile 60 dakika arasında zombiye dönüşüyorlar.
Zombiler koşabiliyor…
Zombiler ilk olarak 30 Aralık 2010’da, akşam saatlerinde görülmeye başlandı…
Hayatta kalanlar haberleşmeye çalışıyor...
0

31 Aralık - 2 Ocak , Mersin

31 Aralık 2010 , Mersin'den Antalya'ya Yolculuk veya biz öyle sanıyorduk
31 Aralık günü sabahın erken saatlerinde arkadaşımın yanına gittim.Yazlık sitelerinde 3 arkadaş yeni yılı karşılayacaktık.Saat 13 gibi yola çıktık.Dört saatlik yolumuz vardı.Ülkede ki gelişmelerden haberimiz yoktu ama Mersin de güvenlik açısından ekstradan hareketlilikler vardı.Yılbaşı dolayısıyla diye düşündük.
Mersinden daha yeni çıkmıştık ki , büyük bir polis konvoyu tarafından durdurulduk.Yolu kesmişlerdi.Daha önce görmediğim zırhlı polis araçları vardı.Polisi görür görmez tam anlamıyla şok olduk.Arkadaşım iyi araba sürüyordu fakat yaşı 16 idi.Benim de öyle.Polis cama yaklaştı ve tam : ‘Beyfendi dünya çapında ki sağlıksal sorunlar yüzünden ülkemizde olağan üstü hal ilan edi..’ derken sustu.’Hayırdır beyler arabayı mı kaçırdınız’ dedi.Hiçbir kaçar yol yoktu , olağanüstü hal kelimesi de bizi hayli korkutmuştu.Arabayı kenara çektiler ve sonradan gelen bir polis otosuyla Mersin / Merkez çocuk karakolunun yolunu tuttuk.Yeni yılı böyle geçireceğimiz için hayli sinirliydim.

31 Aralık 2010 Akşamı , Karakol , Mersin

Hayatımda ilk kez bir karakola giriyordum ve bu da bir hücre ile sonlanacaktı..Aman Allah’ım ben böyle tahmin etmemiştim.Amirin iki nasihatinden sonra ailelerimiz aranacak ve teslim edilecektik.Polis bizi hücreye yerleştirdikten sonra ülke çapında biyolojik bir krizin varlığından ve burada güvende olacağımızdan söz etti.Ben tek başıma başka bir hücredeydim.Benden başka tinerci kılıklı 13-14 yaşlarında bir çocuk daha vardı.Arkadaşlarımla aynı hücrede olmadığım için üzgündüm.Çocuk bana döndü ve ‘yar… yiyeceğiz biz burada abi olanlardan haberin var mı dedi.’ Çocuk güvenilir bir tipe benziyordu.Muhabbeti koyulaştırdık ne olup bittiğinden bahsettik.Çocuk beni daha da korkutmuştu.Dışarıdan gelen siren sesleri , bağırış çağırışlar da cabasıydı.

2010 'un Son Saatleri , Karakoldan Kaçış , Mersin
Tahminimce saat 21 civarındaydı.Ailemi ve beni bu halde gördüklerinde başıma gelecekleri düşünüyordum.Aslında pek telaşlanmama -bunu sonradan anladım ki - gerek yokmuş.Arabayı kullanan arkadaşım -arkadaşım hikayemde kısa süreli yardımcı oyunculuk yaptı bu nedenle ismini vermiyorum- hücrenin kapısını açtı.Ne olduğunu kestirememiştik.Perişan haldeydi.Çocuk ve ben çıktık.Kolu yaralıydı.Ne olduğunu sormama gerek kalmadan harıl harıl anlattı.İzlediğimiz zombi filmlerinin gerçek olduğunu ve dışarıda tehlikeli kapışmaların olduğunu söyledi ve ekledi : ‘ Burada güvende değiliz.’Onların bulunduğu hücreye baktım ,diğer arkadaşım kanlar içinde yerde yatıyordu.Onun da kolunda sıyrıklar vardı.Tecrübelerime göre en ufak bir sıyrık enfeksiyonun kapılması için yeterliydi.Ona bundan bahsetmedim , pek te farkındaymış gibi görünmüyordu.Şimdi yapmam gereken tek şey onu başımdan sallamaktı.
Karakoldayız o zaman etrafımızda ne silah , cephane varsa toplayalım dedim.MP5 ve klasik polis silahlarından 4 tane aldım.Hayatımda hiç kullanmamıştım.Ama boşuna Call of Duty oynamıyordum.Polis kaskları , çelik yelekleri derken tam teşekküllü hale geldik.Bu kadar cesur anlattığıma bakmayın o dakikalarda kendimde bunları kullanacak cesaret , güç görmüyordum.Tek derdim arkadaşımın zombi olmaması veya ondan en kısa zamanda kurtulmaktı.Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

2011'in İlk Saniyeleri , Hayatımın İlk Cinayeti , Mersin
Gözüm arkadaşımın üstündeydi.Bu arada diğer çocukta olan biteni farketmiş olacak ki onu dikkatlice incelemeye başladı.Arkadaşım 'İşiniz bittiyse hadi çıkalım şuradan , caddeye çıkar çıkmaz en yakın kapısı açık arabaya atlıyorsunuz' dedi.Tanrım buradan nasıl kurtulacağımızı zerre düşünmemiştim.Araba kullanmayı sadece arkadaşım biliyordu ve ona ihtiyacım vardı ki kusmaya başladı.Beklediğim an gelmişti.Arkasından yavaşça yaklaştım ve kafasına bir kurşun sıktı.Yerde yığılıyken iki kurşun daha -Zombieland filminde , double shoot kuralı- sıktım.Bütün elim kan içinde kaldı.Hemen elimi yıkadım.Temasla bulaşacağını düşünmüyordum ama işimi sağlama almalıydım.Polis karakolunda bile kimsenin bulunmaması beni çok korkutmuştu.Bütün Türkiye'ye göre enfeksiyon en önce ve en hızlı Mersin'de -bu kanıya sizin yazdıklarınızı okuduktan sonra vardım- olmalıydı.
Neyse öyle yada böyle dışarı çıktık ve bir motora atladık.Motor sürmek için doğmuştum meğer , bebek oyuncağı.Ama sokakların helini gördükten sonra tek hedefim olan ailemin yanına gidip gitmeme konusunda kararsızlaştım.Başka çarem yoktu.Hayatımda ki tek önemli insan olan annemi görmeliydim.
2010 Sabah 4 , Evimiz , Mersin
Ufak bir yolculuktan sonra siteye geldik.Güvenlik yerinde yoktu ve kapı kapalıydı.Arkamda ki çocuğu unutmamıştım.Yolda öğrendim ki ismi Dinçer'miş.Pek konuşmayan bir tip.Yüklerimizi motorda bıraktık ve yanımıza ikişer silah alarak bizim dairenin yolunu tuttuk.Eğer ailemden biri zombiyse ne olursa olsun onları öldürmemeye karar vermiştim.Çocuğa da söyledim , ben emir vermeden sakın ateş etme.Üçüncü kata çıktık ve zili çaldım.Yüksek sesle 'Baba benim' gibi söylemlerle dönüşmüş olmadığımı kanıtlamaya çalıştım.İçeri girer girmez banyoya atıldık.Önce ben sonra Dinçer iyice yıkandık.Alt katımızda oturan teyzemlerde bütün eşyalarını toplayarak bize yerleşmişti.Erzak konusunda sıkıntı yoktu.Şimdilik bütün ilgi Dinçer'in üzerindeydi.Ben başımızdan geçenleri müthiş bir şekilde çarpıtarak anlattım.Karakoldan , zombi olan arkadaşımdan bahsetmedim.Dinçer de durumu anlamış olmalıydı.Ailem salgın bitene kadar evde kalmayı düşünüyor.Fakat gördüğüm üzere Mersin'in hali felaket.Biraz dinlendikten sonra salgın hakkında araştırma yapacağım , sizi de bilgilendireceğim.

0 yorum:

Yorum Gönder